Onlarca kez ölüp
onlarca kez dirilen, ölümle yaşamın kıyısında yaşayan insan
akli bağımsızlığını ancak kazanabilir. Saf ateşten olan acı,
insanı arındırmıştır. Cennet ve cehennemin renklerini görebilen
araf insanının korkacak neyi kalabilmiştir artık? Kontrolden
çıkmamak olsa gerek sadece.
Eleştirmek kelimesi
gürültü içinde mırıldanma gibi kalır. Objektif olmak, yüze
bir kova dolusu jilet boşaltılırken gözü açık tutmaktır. İşte
bu araf insanlarının yaptığı da ''Artık küfür etmiyorum size,
küfrün ta kendisiyim. ''
Ziyan; peygamber ocağının
içine nasıl sıçıldığının, yüzyıllarca saltanatla idare
edilmiş halkın modern tarzda bir padişaha ve saltanat arayışına
nasıl ihtiyaç duyduğunun haykırmasıdır. Daha kendi kadınlarını
yaşatmayı beceremeyen kürtlerin, günümüzde protestolarda öne
sürülen ve hiçbir değeri olmayan kürt çocuklarının yaşamından
da bahsediyor.
Çelişkiler, çelişkilere
küfürler... Düşünmeden yaşayan, vıcır vıcır fareler gibi
insanlar. Yeryüzüne yer çekimiyle zincirlenmiş delirmenin
eşiğinde araf insanları...
Acılar iyi '' maya ''
taşıyan insanı terbiye eder bunun aksisi devletine kurşun sıkan
hainlerdir. Çünkü bir devlet çöktüğü zaman herkes altında
kalır. Altında kalındığı vakit devlet yöneticileri can
pazarlığı yapar. Kendileri için.
Kitapta yapılan
empatiler, tarihteki çoğu yaraların kabuğunu kaldırıp tekrar
enfeksiyon kapmasını sağlayacak şekilde.
Benim empatimse şu:
Geçmişte, örneğin Çanakkale savaşında, on dakika sonra ölecek
askerlerden biri olsam geleceğe kaçıp benim üzerime basıp
geçecek kişileri tarayıp öyle ölmek isterdim. Özellikle kendi
ırkımdan olanları. Uğruna öldüğüm kişileri. Benim uğruna
aç kaldığım, esir düştüğüm, işkence görerek öldüğüm
nesiller, suni ideolojinin peşine düşmeyecek kadar akıllı
olmalıdır. Benim gibi onlarca kez ölüp onlarca kez
dirilmelidirler. Bağımsızlık savaşını köle ve sürüler için
vermiş olduğumuzu anlayınca Allah'ın yakasına yapışıp ne olur
onları yok et diye deliye dönerdim. Çünkü bu yük başka birşeye
benzemez. Geçmiş ve geleceğin, yeryüzünün ve gökyüzünün
yükü.
Çünkü daha bunun
altında ezilmemiş, kopyalayıp ezberlediği fikirlere saplanmış,
her gün tecavüzlere ve işgallere şahit olan, fakirlikle ve
aptallıkla dalga geçen, büzülmüş dantel gibi yanılmış bir
entel arafta kalanların ateşine ihtiyacı vardır. Ve bu kimsenin
özgürlükten bahsetmesi için belki bin yıla. Çünkü daha halkı
ikinci bir Atatürk aramakta. Bir kurtarıcı. Bir nevi takım
elbiseli padişah. Önce musibetler ve katliamlar, sonra bir ara
düşünülür azad edilip edilmeyeceklerine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder