Bursa karlar altındaydı.
Yolda zar zor yürüyorduk. Sevgilimle beraberken yanında düşmekten
korkuyordum. Buna rağmen sevgilim onunla yürürken beni bilerek
itekliyordu. Tavuk gibi çırpınıp ona düşmemek için tutunmam
sadistçe zevklerinden biriydi.
Bir ara Edirne yine
karlıydı. Yanında güzel görünmek için sivri topuklu çizme giymiştim. Fakat bunu fırsat bilip cadde boyunca kolumu bükerek
yürüttü. Hem gülmekten kaslarım gevşediği için yürüyemiyordum hem
de botlarım ayaklarımın altında sürükleniyordu. '' Yapma '' dedim '' Etme '' dedim '' Bak seni öldüreceğim! '' dedim. Dinlemedi. Sular ve karlar
içinde kaldım.
Bir gün yine karlı bir
gündü. Sevglim amfi tiyatro binasında arkadaşlarıyla beraber
grup çalışması yapıyordu. O gitar çalıyordu. Onu dinlemek için
sık sık giderdim. Onu çalarken izleyip hem de bana yaptıklarının
hesabını sormak için boş anını bekliyordum. Bunu sezdiği için
arada bir beni kesiyordu. Ama ne kabloyu çekecek fırsat bulabildim
ne de şarkıyı berbat edecek bir hamle. Çalmayı bitirdikten sonra
'' Çok güzel çaldın aşkıııım '' deyip şaka amaçlı bir
kere vurdum. O da aynı ölçüde karşılık verdi. Sonra bu nasıl
olduysa bir kavgaya dönüştü ve biz ağız burun birbirimize
girmeye başladık. Ben yere düştüm. Sevgilim belime tekme attı.
Ben ağlamamak için kendimi zor tutup kendimi koridora attım. '' Haha! Bir şey yok ya. Ne kadar elin ağırmış aşkım. '' desem de '' Eve
gitçem ben yaaa!! '' diye ağlamaya başladım. Beni durdurmaya
çalıştı. Koridorda koşuştuk. Beni zor yakaladı. Ama ben eve
gitmeyi kafama koymuştum. Hem onu dövememiştim üstüne dayak
yemiştim. İçime çok oturmuştu. Sandalyelerde adliye binasında
oturur gibi burnumu çekip ağlıyordum. Arkadaşı olan Mehmet gelip
'' Ya olur böyle şeyler '' dediyse de olayın şokunu
atlatamamıştı. Herkes çıkınca '' Odaya gel bak sana bir şey
göstereceğim '' dedi. Aklımdan milyonlarca şey geçti. '' Acaba
neydi... Acaba neydi... '' Acaba acaba...
Odaya girdik ve UFO'nun
fişini kendine vurmaya başladı. Aşkım dedim '' Ne yapıyorsun?
Bırak şunu elinden.'' Belli ki vicdan azabı çekmiş kendini
cezalandırmak istiyordu. 'Aşkım dedim '' Kerbela anmasında
mısın? Zincir vereyim mi? '' Bunu yapmayı bıraktı. Acıtıyor mu
diye UFO'nun fişini kendime vurdum. Vurmasaydım keşke.
Daha sonra üst kattaki
kafeye gittik. İçeçekler önümüze geldikten sonra sevgilim hala
ağlamaya devam etti. '' Ya dedim olur böyle şeyler '' ( Görürsün
sen ) dedikten sonra birbirimize sarılıp ağlamaya başladık. '' Ben
ölürsem ne yaparsın? '' diye soracaktım ki böğürmesinden korkmuş
olmalıyım. Yaa... Bana öyle yaparsan böyle olur işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder