Salı, Ocak 29, 2013

Sevgililer Günü


14 Şubat kimileri için özel, kimileri için gereksiz, umut, ekmek parası ya da rant yarışı. Günün anlamının farklılıklara sahip olması özünden çok uzaklarda olmasından kaynaklanıyor belki, onu özel olarak görenlerin bile. Gün bir hediyeyle ve özel anlar geçirmekle sonuçlanır. Sadece sevgilisi olanlara özel bir günmüş gibi. Aslında öyle mi? Gün, sevgilisi olmayanlar içindir. Eski Roma’da gençler pek imkan bulamazdı sevgili edinmeye. Facebook yoktu, twitter hak getire, o gün geldiğinde erkekler kavanozların başına koşuyordu. Kızlar isimlerini yazıp çoktan kavanozlara atmıştı bile. Çekiliş ile birbirini bulan gençler o gün birlikte zaman geçiriyorlardı. Sadece o gün mü? Çoğu evlilikle sonuçlanıyordu. Lupercalia Bayramı tam bir bayramdı gençler için. Juno için de. Roma imparatoru zalim 2. Cladius sevginin ve muhabbetin üzerine kabus gibi çöktü. Gençlerin sevişmeyi bırakıp savaşmalarını istedi. Çünkü gençler o kadar birbirini , yuvasını seviyordu ki eline kılıç almak istemiyordu. Üzerinde kan değil, sevgilinin kokusunu istiyordu. Cladius bütün evlilikleri, birliktelikleri yasakladı. Aziz Valentin gençleri gizlice evlendirmeye devam etti fakat yakalanıp dövülerek öldürüldü. Sonra bekar gençler Lupercalia Bayram’ında putperestler ile birlikte anılmak istemeyip aşklarının şehidi olan Valentine’yi anmaya başladılar. Yani sevgi sınır, kimlik, statü tanımadığı gibi bu gün de hiç kimseyi ayırmadan her şeye ulaşmalı. İnsanlar bir günlüğüne interneti, evi, işi bir kenara bırakıp sokağa çıksa tanımadığı birinin bir günlüğüne olsa hikayesini dinlese, karşısındaki tanımadığı rast gele bir insanın gülüşünü izlese, hayallerini dinlese. Sadece bir güncük. Evlenin demiyorum. Zalim Cladius öldü ama hala bizi sınırlamakta. Etrafımıza görünmez duvarlar örüp bizi prangaya vurmuştur. Savaşmamızı ister her zaman. Günümüz müslüman şeriatla yönetilen ülkelerde insanlar bir gün için bunu yapsa, sopayla dövülüp öldürülenler de olur ama devrim de olur. Aşkın, sevginin ve insanlığın devrimi.