Çarşamba, Şubat 06, 2013

Salo - Sodom'un 120 günü

Sadizmin, ahlaksızlığın atası ve erotik edebiyatın etkileyici ismi, fransız aristokrat Marquis de Sade’ın 1785 yılında yazdığı Sodom’un 120 günü kitabının 1940’lı yıllara uyarlamasıdır bu film. 1975’de italyan, fransız ortak yapımı olan filmin yönetmeni Pasolini, film gösterime girmeden öldürülmüştür. Türkiye’de film festivallerinde 2 kez gösterime girse de bir çok ülkede sadizmin dozu nedeniyle yasaklanmıştır. Olaylar 1944 yılında Nazi Almanyası'nın kontrolünde Kuzey İtalya'da kurulmuş kısa ömürlü bir kukla devlet olan ve "Salò Cumhuriyeti" olarak da bilinen Faşist İtalyan Sosyal Cumhuriyeti'nde geçer. Filmde II. Dünya Savaşı 'nın son günlerinde Faşist İtalya'da çöküşün eşiğindeki dört varlıklı seçkinin genç kız ve erkekleri şatolarında tutsak ederek 120 gün boyunca onlara fiziksel, ruhsal ve cinsel işkence uygulamaları anlatılmaktadır. Şavaş sonunda, ailesini, babasını ya da onu koruyan insanlardan yoksun kalan gençler kaçırılır. Passolini’nin de o dönemde yaşamış olması ve tutuklanması ağabeyinin de öldürülmesi düşündürücüdür. Film yayınlanmadan önce Passolini’nin öldürülmesi de kafa karıştırmaktan öte filmdeki olayları doğrular nitelikte yoksa, sadist ya da değil, ahlaklı ya da ahlaksız her türlü olgunun para kazanma amacı olarak güdüldüğü çağda, Passolini’nin filmi biçilmez kaftan olabilirdi. Buna benzer esir istismarını adı sanı pek duyulmamış Unit 731 filminde de görüyoruz. İkisinin ortak özelliği, savaş sonralarında savunmasız kalan insanların, esir düşenlerin hiç bir kaygı taşınmadan, insan onuruna tamamıyla ters düşen şekilde yok edilmeleridir. Ne kadar yönetmenlerin, yazarların bunları su yüzüne çıkarma çabaları başarılı olsa da, bunları örtbas etme gücü daima üstün olmuştur. İnsanlığı kölelikten, esirlikten kurtaran liderlere çamur atan insanlar ve onlara tepki vermeyen insanlar, savaş çığırtkanları, bu tarihin sessizce yuttuğu insanları araştırmaya ve de izlemeye biraz olsun cesareti olmalıdır. Gücün yanında kendinin güvende olduğunu düşünen insanlar bu çarkta nelere sebep olabileceğini bir kez olsun hayal etmelidir. Türk milletini esirlikten ve kölelikten kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’e minnettarım.

Hiç yorum yok: