Çarşamba, Mart 11, 2015

Gündüz Gözüyle

Uyku düzenimi oturtunca daha düzenli, daha uyumlu, adeta sevgi sıçan biri olma umudum vardı başlarda. Derse tam vaktinde gidiyordum. Yapılması gerekenleri yapıyordum. Akşam geç olmadan uyuyup kalıyordum. Azılı ergen gibi kulağımda death metalle uyumuyordum. Hatta hiç müzik dinlemiyordum. İnstagram'a bakıp, sevgili kontrolleri yapıp, eşi dostu stalklayıp uyuyordum. Ne gaybten beklentim vardı ne de böyle insanlığı ileri taşıyacak hayallerim vardı. Hayal kurmuyordum. En büyük hayalim vizelerde yüksek not alıp finallerde rahat etmemdi belki. Daha fazla kilo verip seneler önceki bedenime dönmek olması gerekenlerdi. Gündüz insanı olarak arkadaşlarımla genelde ikili ilişkiler hakkında konuşur. '' Haha! Ne mal çocukmuş! Tam kezbanmış. Olmaz olsun!'' larla ilişki bağlarımı sımsıkı örer, linç edilecek kişi bizi birbirimize daha çok yakınlaştırırdı. Mekana gidince eğlence unsuru olarak tipsiz bir karşıt cinsi yerden yere vurur bizim gibi moda otoritelerinin gözünün görmemesi gereken yere itelerdik. Bizim sevgilimizin aklını çelecek kızın götüne pıçaa saplayıverirdik. Kitap okuyacak vaktimiz yoktu. Eskilerle idare ediyorduk. Edebiyat, teknoloji, dünya entrikaları hakkında söz açtırmazdık. Biraz AKP'ne giydirir, biraz yobazlara söverdik. '' Ya benim de kürt arkadaşlarım var ama ülke bölünemez kardeşim özgürlük falaaan!'' değişmez açımızdı. Biz gündüzleştikçe ideallerimiz de gözle görülür hale geldi. '' Şuna bak kesinlikle bunu benimkine aldırmalıyım. '' '' Şunun sevgilisi ne yapmış gördün mü?'' diye uzayan giden muhabbetler çok güzel bir eve acayip lüks dekorasyonlara varıyordu. Bir ayın sonunda yine ikili ilişkilerden bahsedip konu bakıma gelmişken aslında ayak parmaklarımız için çok güzel şeyler düşünüyorum, kirpik aralarımız için bir peeling varmış. Elma çekirdeğini ezip kulak arkalarımıza sürmeliyiz nidalarının arasında '' Ya aslında böyle değil '' diye kendi kendime şişip şişip kabarıp kabarıp sönüyordum. Birden aklıma çocukken sıkıcı öğlenler geldi. Ne sıkcı öğlenlerdi onlar. TV'da Türk sinemasının olduğu. '' Ben bir lavaboya gideyim. '' dedim ve klozetin karanlık serin boşluğundan korkan popom aklımı yukarı fırlattı. Tekrar oturduğumda sırf beni deli etmek için söylenmiş söz gibi '' Biliyor musun? Makyaj fırçamı bebek yağıyla yıkıyorum. Teyzem de öyle yapıyormuş. '' sözünden sonra '' Ben gidiyorum. '' dedim. '' Aa! Nereye? '' '' Uyumaya. ''




Hiç yorum yok: